04.08.2016
Perşembe
Bugün de her zaman olduğu gibi sabah
5.30-06.00 arası uyanıyorum. güzel bir uyku ve uykumu almış olarak çıkıyorum
çadırımdan. güneş daha yeni doğmak üzere, ilk iş çadırın içini toplamak uyku
tulumu, mat vs. dün akşamdan yıkayıp astığımız çamaşırları toplayıp çantalara
yerleştiriyoruz. arkasından çadırları toplayıp, hızlı bir kahvaltının ardından
tüm malzemeleri bisiklete yüklüyoruz çıkmaya hazırız artık. Aslında dün
planladığımız yoldan 25 km kadar daha fazla yol yaptığımız için bu gün
hedefimiz olan Samsun'a 35 km kadar yolumuz var. Samsun'da planım karavan park
da kalmak, burası ücretli kamp alanı eğer ücreti uygun gelirse kalmayı gelmezse
samsundan sonra biraz daha devam etmeyi düşünüyorum.
Samsuna doğru yola çıkıyorum, çamlık
alanının içinden anayol çıkışını bulup bir türlü çıkamadım 10 dakika kadar aynı
yerlerde dönüp durdum. böyle durumlarda bu şekilde bir türlü doğru yolu bulup
çıkamamak can sıkıcı olabiliyor. sonunda bulup çıkıyorum anayola. Ondokuzmayıs
ilçesinin içinden geçip Samsuna doğru ilerliyorum. zaten hemen 10 km sonra
Samsun tabelasıyla karşılaşıyorum. Ancak tabi Samsun merkeze daha yolum var.
Ancak yolun buradan sonrası nerdeyse sürekli şehir içi gibi ilerliyor. Biraz
daha ilerledikten sonra sahil yolu tabelası görüp soldan dönüp sahil kenarından
ilerleyen yola giriyorum. burada hem bisiklet yolu var hemde trafikten kurtulup
denizi izleyerek sürüyorsunuz. benim ilerleyiş yönümde yani batı-doğu
istikametinde Samsunda ilk Batıpark'ı görüyorum. bisiklet yolundan ilerlerken
hemen yol ile deniz arasında görünüyor. Burada büyük aslan heykelleri ve Amazon
heykelleri bulunuyor. Kısa bir park gezisinden sonra devam ediyoruz. planımızda
Bandırma Vapuru'nu gezmek vardı, zaten karavan kamp da hemen Bandırma Vapuruyla
yanyana o yüzden karavan kamp tabelalarını takip ederek gidiyoruz. İlk olarak
Bandırma Vapuru'nu görüyoruz. Burada müze kart geçmiyor ancak giriş öğrenci
için 1 TL, sembolik bir ücret konulmuş yani. Bisikletleri hemen girişte bırakıp
giriyoruz içeri, yaklaşık yarım saat süren bir gezinin ardından hem öğlen
sıcağı hemde açlığın verdiği bitkinlikle karavan kampa gitmeyi düşünüyoruz.
bisikletlere binip 500-600 metre ilerideki karavan kampa gidiyoruz. Girişte
bekleyen gence kamp için geldiğimizi söylüyor fiyatları soruyoruz. bizi ilk
içeri alıp aşağıda danışmadan daha net bilgi alabileceğimizi söylüyor.
Bisikletleri bırakıp danışmaya iniyoruz. kamp ücreti çadır başına 25 TL imiş.
Bizde tek çadır kuracağımızı söyleyip giriş yaptırıyoruz. Zaten çadırlarımız
iki kişilik ancak güvenliksiz alanlarda çadır kurarken iki çadır kurup
eşyalarımızı da yanımıza alıyorduk. fakat burada güvenlik olduğu için eşyaların
çadırın dışında kalması problem olmayacaktı. Normal de karavan park olarak
yapıldığı için karavanlar için park yerleri ve bunların arkasında priz ve suyu
var ancak biz alanın ortasındaki bir ağacın altına kurduk çadırımızı hem gölge
hem de çimlik alanın üzerindeydi. O sırada dinlenmeye çekilmişken bir karavan
geldi arkasında da iki bisiklet vardı. Tabi biz bisikletleri görünce hemen
ayaklandık. Karavanlarını park ettikten sonra onlarda bizim bisikletlerimizi
görüp yanımıza geldiler, biraz sohbetten sonra onların sisteminin biraz farklı
olduğunu anladık. Bu iki Alman sevgili bisikletlerini arkada taşıyorlar. ertesi
gün sabah kız karavanda kalırken diğeri bisikletle yola çıkıyor, 2-3 saat sonra
kızda arkasından yola çıkıyor, günlük 80-100 km gittikten sonra genelde şehir
merkezlerinde tekrar kamp kuruyorlar. Bu şekilde bütün Asya'yı geçmeyi
planlıyorlar.
Bu sohbetin
ardından bizde eşyalarımızı kamp alanında bırakıp samsun merkezi hem gezelim
hem de akşam için birşeyler alalım diye çıkıyoruz. Önce Decathlon mağazasına
gidiyoruz, birkaç ihtiyacımız var onları alıyoruz. Daha sonra öğlen yemek için
bir yer bulup birşeyler atıştırıyoruz. Akşam da yemek için malzemeleri aldıktan
sonra kampa geri dönüyoruz.
Turun
dördüncü gününde bu şekilde kamp kurmak bize iyi geldi hem daha az yol almış
olduk, bu günü dinlenme günü olarak değerlendirmiş olduk. hem de sıcak duş vs.
iyi geldi. Eğer sizde 10-15 günlük turlar yapmayı düşünüyorsanız araya en az 2
tane bu şekilde duş alabileceğiniz, kıyafetlerinizi yıkayabileceğiniz kamp
yerleri yerleştirin. Gün boyunca genelde dinlenmeyle geçen günde hava yavaş
yavaş kararmaya başlayınca yemek işine girişiyoruz. Yaptığımız yemekten
karavanla gelen Alman bisikletçilere de ikram ediyoruz. 15 dakika sonra tabağı
yıkanmış ve içinde bir paket cips ile geri getiriyorlar. çok lezzetli olduğunu
ve teşekkür ettiklerini söylüyorlar. Demek ki onlarda da tabağı boş vermemek
gibi gelenek varmış ;). Yemeği yiyip çayımızı da içtikten sonra yağmur yağacağı
haberini alıyoruz. Bunun üzerine tüm malzemeleri toplayıp iki bisikleti çadırın
yanına çekip komple üzerini örtüyoruz. Yağmura hazırız ve artık günü
kapatıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder